Harcadıkça harcatan Doom Spending Sendromu nedir?

Merhaba sevgili okur,
Bu yazımda sizlerle, son yıllarda her şeyin fiyatının artmasına rağmen tüketiminde aynı oranda arttığı Doom Spending sendromundan bahsedeceğim. İşte dünyada hızla yayılan Doom Spendig sendromuna dahil merak edilenler…
Doom Spending sendromu nedir?
Arkadaşlarla ‘hadi bir kahve içelim’ deyip buluştuğumuz günlerde, masada genellikle şöyle bir muhabbet dönüyor; “Her şey çok pahalı ama yine de alıyoruz.” Evet sevgili okur, Doom Spending sendromu da tam olarak bu. Yani günümüzde tüketim toplumunun hızla gelişen dinamikleri, birçok insanı “Doom Harcama Sendromu” adı verilen bir durumla karşı karşıya bırakıyor. Ekonomik umutsuzluğun vaat edildiği bir gelecek ile harmanlanan kişiler, kendilerini daha fazla tüketmeye yöneltiyor. Kısaca özetleyecek olursak; ‘çalışıp ev ya da araba alamayacağım o zaman 5 bin liralık o spor ayakkabıyı taksitle alayım en azından uzun vadede giyerim’. Tam olarak bu düşünce, gelecek planlarının kısa vadelere düşürülmesi birçoğumuzu Doom Spending sendromuna sürüklüyor.
Doom Spending Sendromu’nun temeli, felaket senaryolarını vurgulaması, toplumsal medyanın mükemmeliyetçilik ve lüks tüketim kültürünü teşvik etmesidir. Bu durumda, kişisel finansal reaksiyonlar duygusal bir tepki haline gelebilir ve rasyonel düşünme sürecini alt üst edebilir. Toplumsal medya olarak adlandırdığım yani sosyal medyanın kapitalist sistemin babası reklam ile birleşmesi de bu sendromu körü körüne tetiklemekte.

Doom Spending Sendromu’nun tehlikeli yanları
Doom Spending Sendromu, psikolojik refahlarını ve mali sağlıklarını olumsuz yönde etkileyebilir. Kısa vadeli bir rahatlama hissi sunarken, uzun vadeli maddi değişiklikler ve borçlarla sonuçlanabilir. Bu sendrom, gelecekte geleceğe yönelik güvenlerini ve finansal hedeflerini sarsabilir, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaşam tarzı yerine tatmin arayışını teşvik eder. Şöyle bir dipnot eklemek isterim sevgili okur, Doom Spending sendromu iyi hissetmek için yapılıyor. Ama bunu lütfen “retail therapy”, yani üzgün olduğumuz günlerde moralimizi düzeltmek için yaptığımız alışverişlerle karıştırmayalım. Çünkü retail therapy ekonomik durum kaygısı ile bağlantılı değil, anlık bir süreçtir ama Doom Spending bir paradokstur.

Peki Doom Spending ile başa çıkılabilir mi?
Tabi ki Doom Spending Sendromu ile başa çıkılabilir. Bunu için kendimize;
“Farkındalık Geliştirme: Kendinizi stres altında hissettiğinizde veya kötü bir gün geçirdiğinizde, alışverişten kaçınmaktan ve duygusal ihtiyaçlarınızı başka bir şekilde karşılamayı deneyin.
Bütçe Oluşturma: Gelirinizi ve harcamalarınızı düzenleyerek, bütçeyi birleştirmeden ve harcama yapmadan önce bütçeye uyun.
Alternatif Aktiviteler: Alışveriş yapmak yerine, doğa yürüyüşü yapmak, spor salonuna gitmek, bir vakit geçirmek veya bir hobi ile uğraşmak gibi alternatif aktivitelerde bulunmak.
Hedef Belirleme: Geleceğe dair finansal hedefleri belirleyin ve bu hedefe ulaşmak için paranızı nerede bir şekilde harcamaya odaklanın. ” gibi süreçler oluşturmalıyız.
Sonuç olarak, Doom Harcama Sendromu, modern tüketim toplumunun bir sonucu olarak ortaya çıkan bir zorluktur. Ancak, evde tüketimin artması ve duygusal zeka ile bu tedavinin etkileri azaltılabilir.
Bu süreçte hepimize gönülden kolaylıklar diliyorum sevgili okur 🙂