Okan Bayülgen ve Hayko Cepkin’in “Drakula” Oyunu: Karanlıkta Parlayan Bir Sahne Deneyimi

Drakula oyunu yorum

Merhaba sevgili okur,

Bu yazıda bir süredir aklımda olan ancak izleme fırsatını ve yazma fırsatını yeni bulduğum Drakula oyununu paylaşacağım sizinle 🙂

Klasik edebiyatın en çarpıcı korku karakterlerinden biri olan Drakula, tiyatro sahnesine bambaşka bir solukla geri dönmüş arkadaşlar. Okan Bayülgen’in reji koltuğunda oturduğu ve sahnede de bizzat yer aldığı, Hayko Cepkin’in ise etkileyici müziğiyle atmosferi zenginleştirdiği “Drakula” oyunu, izleyicilere şaşırtıcı ve unutulmaz bir tiyatro deneyimi sunuyor. Bu özel prodüksiyon, klasik gotik hikayeye yenilikçi bir dokunuş getirmiş izleyiciyi karanlık bir masalın içine çekiyor.

Okan Bayülgen’in işlerini ne kadar severim bilirsiniz. Amadeus, Richard, Otlede şimdi de Drakula. Hepsini izledim ve kendisinin sahnede nasıl devleştiğine defalarca şahit oldum. Drakula’da da beklentim tabii ki yüksekti ve oyun benim beklentimin de de üstündeydi  Şimdi reklamları kesip hikaye hakkında biraz detay vereyim sonra performanslara geri döneceğim 🙂

Bir korku klasiği ‘Drakula’ hikayesi

Bram Stoker’ın 1897 yılında kaleme aldığı “Drakula” romanı, bugün hala popülerliğini koruyan bir korku klasiği. Ancak Bayülgen ve ekibi, hikayeye alışılagelmiş bir tiyatro uyarlamasından öte, sıra dışı bir anlatım dili ekliyor. Görsel efektler, çarpıcı sahne tasarımı ve sınırları zorlayan bir anlatım tarzı ile “Drakula”, tiyatro sahnesinde bir korku filmi izliyormuş hissi yaratıyor.

Drakula Oyunu

Oyunda Okan Bayülgen, sadece rejisör olarak değil, Drakula karakterine bürünerek de büyük bir performans sergiliyor. Ona eşlik eden Hayko Cepkin ise sahneye sadece sesiyle değil, dramatik müziğiyle de damgasını vuruyor. Gotik atmosferi destekleyen özel efektler ve karanlık sahne tasarımı, seyirciyi 19. yüzyıl Avrupası’ndaki korku dolu bir masalın içine götürüyor.

Okan Bayülgen’den Daha İyi Bir Drakula Aklınıza Geliyor mu?

Türkiye’nin en yaratıcı sahne sanatçılarından biri olan Okan Bayülgen, her projesinde farklı bir tiyatro dili oluşturmayı başaran bir isim. “Drakula”da da bu alışılagelmiş bakış açısını değiştiriyor ve seyirciyi klasik bir gotik korku hikayesi yerine, tiyatral bir şölende bambaşka bir dünya ile tanıştırıyor.

Okan Bayülgen – Drakula

Bayülgen’in sahne tasarımındaki vizyonu, teknolojiyi tiyatro sahnesine etkili bir şekilde entegre etmesiyle de dikkat çekiyor. Özellikle sahnede kullanılan gölge oyunları, projeksiyon teknikleri ve gotik atmosferi vurgulayan aydınlatma kullanımı, izleyiciyi çok boyutlu bir gösteriye davet ediyor.

Hayko Cepkin’in Müziğiyle Zenginleşen Atmosfer

Sahnede görsel bir şölen sunulurken, Hayko Cepkin’in müziği de atmosferin en önemli tamamlayıcı unsurlarından biri haline gelmiş. Cepkin’in gotik, karanlık ve dramatik müziği, sahnedeki olaylarla bütünleşerek seyirciyi hipnotize ediyor. Özellikle sahnenin temposunu belirleyen müzik kullanımı, izleyicinin duygu durumunu yoğun bir şekilde etkiliyor açıkçası.

Okan Bayülgen – Hayko Cepkin

Cepkin’in sahnedeki rolü, sadece bir besteci olarak değil, hikayenin anlatımına katkı sağlayan bir unsura dönüşüyor. Onun benzersiz sesi ve teatral anlatımı, Drakula’nın gotik dünyasına daha da derinlik kazandırmış. Kendisini daha önce hiç sahnede izlememiştim ancak performansı harikulade.

Tiyatroda Gotik Bir Şölen

“Drakula” oyunu, klasik bir korku hikayesinin modern tiyatro diliyle yeniden yorumlanmasının muhteşem bir örneği bence. Okan Bayülgen’in yaratıcı rejisi, Hayko Cepkin’in büyüleyici performansının müzikle bütünleşmesi, oyunun belirli yerlerinde izleyicinin hikayenin içine çekilmesi hikayeyi de bambaşka bir boyuta taşımış. Oyun yaklaşık iki buçuk saat sürüyor ve siz zamanın içinde kayboluyorsunuz 🙂

Keyifli ve alışılmışın dışında bir oyun izlemek istiyorsanız Drakula’ya ne yapın ne edin gidin arkadaşlar. Biletleri biraz pahalı gelebilir ama kesinlikle hak ediyor 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir