Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası Şirket’te neler oluyor? Katil kim? Yoksa ben miyim?

Geçen akşam gittiğim ve her anını keyifli geçirdiğim ‘Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası: Şirket’ oyunundan bahsedeceğim size. Şimdi neden ‘Dipnot’ta anlatmıyorsun bunları diye soranlar için kısa bilgi vereyim; Dipnot programına birkaç aksilik yüzünden ara vermek zorunda kaldık. Kısa sürede inşallah tekrardan çekmeye başlarız. Ama tabi ki blogdan keyif aldığım şeyleri, sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
Evet arkadaşlar, geçen akşam Dada Salon’a gittim. Sevil Atasoy’un yazdığı, Okan Bayülgen’in yönettiği ‘Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası: Şirket’ oyununa gittim. O kadar keyifli bir oyundu ki, zaman nasıl geçti, oyun ne zaman bitti, yarın iş mi var? Gibi şeylerden uzaklaştıran, sadece anda kaldığım ve keyif aldığım bir oyundu.
Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası ne anlatıyor?
Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası oyununda, bir şirketin 50.yıl yemeğine davetli oluyorsunuz. Ancak birden şirketin yöneticilerinden biri öldürülüyor ve olayı polise intikal ettirmeden katili bulmaya çalışıyorsunuz. Oyun seyircilerle oynanıyor arkadaşlar. Salonun ortasında uzun bir yemek masası var (oyuncuların olduğu), sizlerde yanlardaki masalarda oturuyor, hem yemeğinizi yiyor, hem oyun seyrediyor, hem de aslında oyunun bir parçası oluyorsunuz. Artık oyundasınız ve katili bulmak sizin göreviniz. Yani aklınıza bir sahnede geçen bir oyun gelmesin, Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası sizin masalarınızın arasında geçiyor. Ben bu durumdan aşırı keyif aldım. O kadar yorgun olmama rağmen (ki oyuna gitmeden önce bir kariyer günündeydim ve perişan haledeydim, acaba hafta sonuna mı bilet alsaydım ikilemine girmiştim), oyun o kadar dinamik akıyor ki, sizi alandaki şeylerin dışında bırakıyor. Tabi bunda oyuncuların, seyircilere sataşmaları ve izleyenleri de oyuna dahil etmelerinin etkisi var. Oyunun başında olayları dikkatli takip edin, sizi katile götürecek ipuçları ayrıntılarda saklı uyarısı da etkili.
Oyunun ikinci perdesinden sonra Okan Bayülgen’de seyircilerin arasına karıştı. Oyunu arkalardan bizlerle beraber izledi. Beni tanıyanlar bilir, Okan Baygülgen’in yaptığı işlerin hayranıyımdır. Görünce mutlu oldum ancak tabi ki fotoğraf çektirmedim. Keyif almaya gittiğimiz ve kendini ana bırakmış birini rahatsız etmek, çok özeline girmek gibi geliyor bana, bu nedenle ‘bir fotoğraf çektirebilir miyiz?’ cümlesine çok uzağım. (Johnny Depp’le bunu kırabilme cesaretim olur sadece) Onun haricinde Dada Salon’da çekilen o kadar çok yayın izledim ki, salona ilk defa gitmeme rağmen sürekli gittiğim bir yerin rahatlığı vardı bende.
Toparlayacak olursak arkadaşlar; keyifli vakit geçirmek ve oyunun bir parçası olmak isteyen arkadaşları Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası oyununa davet ediyorum. Mekanın ve oyuncuların şaşasına rağmen, bilet fiyatları sandığınız kadar pahalı değil.