Piraye Erdoğan’ın Can Borcu Kitabı Konusu Ne? Ruhun Borç Defterini İnceliyoruz

Piraye can borcu yorum

Merhaba sevgili okur,

Bilirsiniz bazı kitaplar vardır, kapağını açtığınız anda sizi içine çeker, bazıları ise sayfalar ilerledikçe derinleşir. Piraye Erdoğan’ın Can Borcu kitabı, tam da bu ikinci gruba giren, sabırla okundukça değer kazanan bir hikâye. Roman, insanın geçmişiyle hesaplaşmasını, pişmanlıklarını ve hayatın kaçınılmaz borçlarını ele alıyor. Peki, bu kitap beklentileri karşılıyor mu? Can Borcu kitabı ne anlatıyor? Okudum ve Can Borcu kitabı yorumumu sizlerle paylaşmak için yazdım 🙂

Piraye Erdoğan ‘Seyir ’den ‘Can Borucu’na

Piraye Erdoğan’ı Seyir hikayesinden biliyoruz. Gerçi kendisini en çok Çağla Şikel ile nasıl bir bağlantısı olduğu hakkında merak ediyorlarmış 🙂 Merakı gidereyim ben. Piraye’nin bir eğitim merkezi var arkadaşlar. Nefes terapisi dersleri veriyor. Çağla’da oraya katılıyor ve sonrasında da sosyal medyada paylaşıyor. Yazar ve ünlü manken arasındaki bağlantı bu 🙂

Can Borcu kitabı konu ne anlatıyor?

Merakımızı giderdiğimize göre kitabımıza geçelim. Öncelikle, Erdoğan’ın anlatım dili akıcı ve şiirsel. Cümlelerin içinde kaybolmadan, ama aynı zamanda duygulara dokunarak ilerlemek mümkün. Özellikle karakterlerin iç dünyasına yaptığı yolculuklar, okuyucuyu da derin düşüncelere sürüklüyor. Bunun nedeni Piraye’nin iyi bir gözlemci olması. Hemen hemen hepimizin hayatında yaşadığı ‘kendini değersiz hissetme’ evresini çok iyi yakalıyor yazar ve aktarıyor. Aynı zamanda kaleminde ince bir hüzün var; anlatımındaki bu melankolik hava, kitabın temasına da çok yakışıyor.

Romanın kurgusu, geçmiş ve şimdi arasında gidip gelen bir yapıya sahip. Bu teknik hem merakı canlı tutuyor hem de karakterlerin değişimini gözlemleme şansı veriyor. Başkarakterin yaşadığı travmalar, seçimleri ve vicdanıyla yüzleşme süreci inandırıcı bir şekilde işlenmiş.

Ayrıca, romanın işlediği temalar oldukça evrensel: pişmanlık, aile bağları, kayıplar ve hayatın insana biçtiği roller… Okuyucu, karakterlerin hissettiklerini kendi hayatında da bir yerlerle bağdaştırabiliyor. Bu da kitabı daha etkileyici hale getiriyor.

Bırakıp bırakıp yeniden başladım

Her ne kadar anlatım dili etkileyici olsa da bazı bölümlerde fazlasıyla yoğun ve dolayısıyla yorucu hale gelebiliyor. Cümlelerin şiirselliği, hikâyenin akıcılığına zaman zaman ket vuruyor ve okuyucu, karakterlerin iç dünyasında fazlaca kaybolabiliyor.

Ayrıca, yan karakterler ana hikâyeye hizmet etmek için var gibi duruyor. Derinlemesine işlenmedikleri için bazen yapay hissedebiliyorlar. Özellikle başkarakterin etrafındaki kişiler, onun içsel yolculuğunu destekleyici unsurlar olarak kalmış ve bireysel varlıklarını çok fazla hissettiremiyorlar.

Bir diğer eleştirim, kitabın temposunun yer yer düşmesi. Başlangıçta merak uyandıran kurgunun bazı bölümlerde durağanlaştığını söylemek mümkün. Özellikle uzun iç monologlar, hikâyenin ilerleyişini yavaşlatabiliyor. Sıkılıyorsun ve karakterden kopuyorsun. Bu da kitabı bırakmana sonra ‘yaa şu kitaba bi devam edeyim’ gibi bir şeye dönüşüyor. Yani elinize aldığınız gibi bitirilecek türden bir hikâye değil. Ki konusu gereği hikâyeye ne kadar ara verirseniz verin kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Bu hem bir konfor hem de bir dezavantaj bence.

Şöyle toparlayacak olursak sevgili okur; eğer hayatınızın kendinizi kaybettiğiniz, yapmak istedikleriniz, yapamadıklarınız, kaygılarınız, planlarınız böyle her şeyin arasında sıkıştığınız bir dönemindeyseniz Can Borcu size iyi gelebilir. Kitap sana senin mükemmel proje değil, bir plan değil bir insan olduğunu ve tek kontrol edebileceğin hissedebileceğin şeyin anda yaşamak olduğunu anlatıyor. Ne yazık ki bu sürekli koşuşturmada olduğumuz hayatlarımızda unuttuğumuz bir şey. Sürekli daha iyi olmak gibi bir şeyin içindeyiz. Hep ‘daha’ nın peşindeyiz. Daha çok kazanmak, daha güzel olmak, daha başarılı olmak, daha eğitimli olmak, daha zayıf olmak… artık neyse o daha o olmak için çok şeyi kaybediyoruz. En önemlisi de hayatımızdaki insanları, hayatımıza girmek isteyen insanları daha uğruna harcıyoruz. Korkaklığımıza yenik düşüyoruz. Sonra dönüp bakıyoruz, o ana o kişinin yanına gitmek istiyoruz ama… demem o ki sevgili arkadaşlar eğer siz de hayatın borç defterine bir göz atmak istiyorsanız, Can Borcu sizin için anlamlı bir okuma deneyimi olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir