Zeytin Ağacı’na konu olan Seninle Başlamadı kitabı ne anlatıyor? Her şey geçmişten mi geliyor?

Netflix’de yayınlanan Zeytin Ağacı büyük ses getirmişti. Öyle ki dizi kısa sürede listelerin başında yer almayı geçip dünya çapında oldukça ilgi görmüştü. Bu yazıda Zeytin Ağacı’ndan bahsetmeyeceğim zira diziyi detaylı ele aldığım bir yazı daha öncesinden hazırlamıştım (okumak isteyenler için kelimeye link veriyorum). Bu yazıda aslında dizinin hikayesini oluşturan Mark Wolyn’in ‘Seninle Başlamadı’ kitabından bahsedeceğim. Peki Seninle Başlamadı ne anlatıyor? Gerçekten de her şey geçmişten mi geliyor?
Zeytin Ağacı’nda anlatılan kitap ‘Seninle Başlamadı’
Seninle Başlamadı, okumaya başlayan herkesin içinde bir şey bulduğu kitaplardan. Mark Wolyn’in mesleki başarısından mı dersiniz ya da çok iyi bir gözlemci olduğundan bilemiyorum ama, kitabı okuyan kendi hayatına dair birçok yere dokunuyor ve kendinden önceki aile bağlarını düşünmeye başlıyor.
Kitabın temel konusu aslında atalarımızdan kalan aile miraslarının genetik kodlama ile bize geçiş süreci. Kaderimizi geçmişten taşıdığınıza inanır mısınız bilmiyorum, (ben inanıyorum doğrusu) ama kitap yaşadıklarınıza şaşırmayın onlar sizin atalarından geliyor diyor. Ancak kitabın daha ortasında girmeden konu anneye geliyor. Aslında ebeveyn demek daha doğru olacaktır ama ben burada pozitif ayrımcılık yapıp anne diyeceğim. Çünkü anne ile çocuk arasındaki bağ çok çok daha derin. Bu, yapılan birçok bilimsel araştırma ile de desteklenen bir şey. Hayatımızdaki bağlantının büyük büyük annelerimizden olmasını beklerken, hikayede asıl etkili bağlantının kendi annemizden başlıyor olması beni bir sarstı diyebilirim. Bir insanın hayatının her alanını, her anını etkileyen şey anne-çocuk ilişkisinden geçiyor. Bu nedenle, ‘aman bu da eksik olsun ne olacak’ gibi bir şeye yer yok anne-çocuk ilişkisinde. Çünkü bu ilişkide oluşan yara çocuğun; aile, arkadaş ve eş gibi tüm ilişkilerini doğrudan etkiliyor, kitap okuyucuya bunu örnek çalışmalarla anlatıyor.

Seninle Başlamadı kitabının ana konusuna gelecek olursak aslında; hayatımızda anlamlandıramadığımız, ‘neden böyle oluyor ya’ dediğimiz, ama bir türlüde engel olmadığımız akıntının aslında aile diziliminden geldiği anlatılıyor. Yani eğer aile diziliminizde biri büyük büyük bir travma yaşandıysa ve siz bunu bilmiyorsanız, bu travma size genetik kodlama ile gelmiş olabilir. Yani anlamlandıramadan boğuştuğunuz aile travmanız olabilir. Kitabın içinde bu hikayelerin tahlillerine çok giriliyor, yazarın danışanlardan hazırladığı örneklerde, sizi bu aile dizilimini sorgulamaya yönlendiriyor. Kadercilik olarak da adlandırılabilen bu durum iki farkı düşünceye yol açabiliyor. Biri, kabullenişin kolayı olan ‘kaderimiz bu ne yapalım’ bakışı, ikincisi ise farkına varılabilir ve değiştirilebilir bir şey olduğu. Ben ikinci düşünceye kapılanlardanım. İçinde bulunduğum ya da bir şekilde bulunmak zorunda olduğum şeyi, istemediğim halde ‘kaderim bu ama ne yapayım’ deyip normalleştirmeyip, sorgulamak, bana kendi hayatımı veriyor. Kitaba dönecek olursak okurken sürekli bahsi geçen affetme sürecinden rahatsız oldum. Devamlı bir affet, affet zorlaması var gibi hissettim ve neden illa da affetmek zorunda olduğumu anlayamadım. Yani affetmek istemiyorsam da yol alabilir, durumun ya da duygunun üzerinden gelebilirim. Affetmenin nihai bir çözümmüş gibi sunulması bana doğru gelmedi. Bunla ilgili bir uzman psikolog ile istişare edilebilir.
Kısaca; evet, bu kitap hayatın bir noktasında okunmaya değer işlerden. Sizi götürdüğü yer kendinizi hissetmeniz için çok değerli bir kapı aralayabilir. Dili oldukça yalın, yazar gereksiz tüm tanımlamalar ve kelimelerden kaçınmış. Konu o kadar derin ki, dille okuyucuyu yormamış, sayfalar arasında akıp gitmeyi sağlamış. Okunacaklar listesine eklemenizi tavsiye ediyorum.
Teklifinize çok ilgiliyim, lütfen bana telefon edin veya WhatsApp’tan yazın +905495577557
Ne teklifinden bahsediyorsunuz?